Site üyelerimizden Sayın Burcu Karamanın bir sorusu ile ortaya çıkan bu yazıda öneri sisteminin çalışmamasının bir sonucu olan, öneri sisteminin bir şikayet aracı olarak kullanılması ve bunu önlemek için alınması gereken temel önlemlerden bahsedeceğim.
Bir öneriden anlamamız gereken temel olarak değer zinciri içinde bulunan herhangi bir israfın önlenmesi veya ürün ve hizmetin müşteriye sunduğu değerde iyileştirme yapılması olmalıdır. Burada verilen önerinin içeriğinde, şikayetten farklı olarak, bir iyileştirmenin nasıl yapılacağını içeren veriler olması gerekmektedir. Yani temel olarak bir sorunu anlattıktan başka bir çözüm ve sonuçta beklenen iyileşmeden de bahsedilmesi gerekmektedir. Bir şikayet ise çoğunlukla sorunu anlatan bir metindir ve çoğunlukla bir veya birçok kişiyi sorunun nedeni olarak gösterecektir. Bir şikayetin öneri sistemine atılmasının temel nedenlerini şu şekilde açıklayabiliriz.
Birçok firmada öneri sistemi bir kutu ve yanında duran birkaç formdan ibaret olarak kalmaktadır. Oysa neler kaybedilmektedir. Örneğin 200 kişinin çalıştığı bir firmada yılda kişi başına ortalama 10 öneri verilse ve her öneri başına 100 TL israf önlense yılda iki yüz bin lira tasarruf yapılabilir. Firmanın karlılığını doğrudan etkilemek mümkün!
Gerçekte birçok firmada öneri sistemi tamamen göz ardı edilmiştir. Yöneticiler ve firma sahipleri, iş yoğunluğu nedeni ile (!), öneri sistemine gereken zamanı ayırmamakta ve birçok fikrin yok olmasına olanak vermektedirler.
Ana sanayi firmaların performansları tedarikçilerinin performansı ile doğrudan ilintilidir. Ana sanayi firması olarak teslimat performansı, kalite performansı, satış sonrası hizmetler performansı, maliyet ve dolayısıyla karlılık tedarikçilerinin sağlayacakları performans ile doğrudan bağlantılıdır. Üstelik ana sanayi müşterisi tarafında tedarikçi ile ilgili hiçbir algı oluşmadığından oluşacak herhangi bir sorun doğrudan ana sanayi ile ilgili görüneceğinden müşteri memnuniyeti anlamında sorunlarla karşı karşıya kalınmaktadır.
Tüm firmalar bunun bilincinde olduklarından tedarikçiler ile ilgili bir çok geliştirme programlarını uygulamaktadırlar. Bu programların temel hedefi tedarikçileri geliştirmek olmakla beraber, aslında temel olarak belirli performanslarını doğrudan hedef olarak almaktadırlar. Bütün bu uygulamalar önceden belirlenmiş bir takım hedeflere yöneliktir. Şimdi bu hedeflerin neler olduğunu ve neden iyileştirilmeleri gerektiğine değinelim.
Son olarak yayınlanan (lean.org tarafından yayınlanan) “Building a Lean Fulfillment Stream” adlı kitapta yazarlar lojistik sistemininde 8 prensipten bahsetmektedirler. Yalın üretim sistemi prensiplerine bire bir uygun olan bu prensipler uygulandığında firmanın lojistik sisteminde bulunan ve bir çok maliyetin oluşmasına neden olan şeyler ortadan kaldırılmış ve sistem iyileştirilmiş olacaktır.
Öncelikle pek çok firmada karşımıza farklı verimlilik hesapları çıkmaktadır. Genel olarak yapılan verimliliğin üretilen ile üretilmesi gereken miktarların oranlanması ile elde edilmesidir. Üretilen miktarı kolayca elde etmek mümkünken üretilmesi gereken miktarı elde etmek için kullanılan metot hesaplama yönteminin kalbini oluşturmaktadır. Çoğunlukla yapılan çalışanların tecrübe ile tahmin ettikleri değerler yazılmaktadır. Bu nedenle çoğu zaman 100% 'den büyük verimlilik değerleri elde edilmektedir.
T. +90 282 717 0429